BM Genel Kurulu kararıyla 2001’den bu yana her yıl 6 Kasım “Savaş ve Silahlı Çatışmalarda Çevrenin İstismarının Önlenmesi Günü”nde, gelecek nesillerin emanetine verilen zararın görünürlüğünü artırmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenleniyor.
Doğal kaynakların, yaban hayatının ve kültürel mirasın tahribi geri çevrilemez kayıplara yol açarken, besi hayvanları ve su kaynaklarının zehirlenmesi, tarım arazilerinin ve ormanların yakılması da insanların su, gıda ve temiz hava hakkını elinden alıyor. “Conservation Biology” dergisinde yayımlanan araştırmaya göre, 1950-2000’de silahlı çatışmaların yüzde 80’i biyoçeşitlilik merkezlerinde meydana geldi. BM ayrıca son 60 yılda meydana gelen tüm silahlı çatışmaların en az yüzde 40’ında çevre tahribatının raporlandığını belirtti.
Rusya-Ukrayna Savaşı’nın çevreye etkisi
Başladığı 24 Şubat 2022’den bu yana Rusya-Ukrayna Savaşı, can kayıpları ve çevre tahribatına sebep oldu. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) 25 Ekim’de yayımladığı raporuna göre, Rusya-Ukrayna Savaşı’nda hedef alınan Ukrayna’nın Herson bölgesindeki Kahovka Hidroelektrik Santrali’nin (HES) vurulması, yaklaşık 70 yıl önce inşa edilen baraj ve çevresindeki su ekosistemini kökünden değiştirdi.
İsrail›in, abluka altındaki Gazze Şeridi›ne 7 Ekim›de başlayan saldırılarında ise Gazze topraklarına verilen hasar günden güne artmaya devam ediyor. İngiltere merkezli Çatışma ve Çevre Gözlemevi (CEOBS), Eylül 2021›deki raporuna göre temiz suya erişimin kısıtlı olduğu Gazze’de, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) bakteri, virüs, mantar ve parazitlerin ilaç tedavilerine yanıt vermemesi olarak tanımladığı “antimikrobiyal direnç (AMR)” riskinin yüksek olduğu belirtildi.
Cenevre Silahlı Kuvvetlerin Demokratik Kontrolü Merkezi (DCAF), Aralık 2022’de yayımladığı raporda Filistin topraklarında, İsrail-Filistin ilişkileri nedeniyle iklim krizine karşı önlemlerin alınamadığını ve beraberinde gelen doğal afetlere karşı bölgenin korumasız olduğunu vurguladı.